uyar'lama

"ne güzel şey hatırlamak seni

ölüm ve zafer haberleri içinden"

henüz hapse girmedim,

gireceğimi de zannetmem, bu korkaklık serdeyken

yaşım da kırkı geçmedi henüz

bu yönden de Nazım'a benzemem

yaşım yirmi üç

"üç kez seni seviyorum diye uyandım" üçünden

İlhan Berk'in şiirinden

"ne güzel şey hatırlamak seni

bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin"

üstümüzü örter bir mavi kumaş

vaktidir, şu yorganı kaldır at

bak, "dağlarına bahar gelmiş memleketimin"

elin mavi kumaştan uzağa gidiyor şimdi

kuş olup üzerimden geçecek mi dersin?

elin, şairlerin dizesinden kaçmış

bir gün geri gelecek mi dersin?

elin, saçlarımın arasında "boynu bükük bir papatya"

seviyor sevmiyora can verecek mi dersin?

elin, bir andelib, ürkek, geziniyor

cümlelerimin ve diz(e)lerimin arasında

"niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına"

bir Nilgün Marmara demiş

"ne güzel şey hatırlamak seni

yazmak sana dair"

el yazım çirkin ve küçüktür,

ellerim çirkin ve küçüktür

"şu aranıp duran korkak ellerimi tut"

şu çabalayan el yazımı sakla

ve geri döndüğünde bırak

"göğe bakma durağı"na

"ne güzel şey hatırlamak seni"

tahtadan bir şey oyan beyleri geçelim

o hala "çevirir sessizliği deniz lokantasında insancaya"

o hala dayanır "kitap ile, iş ile

tırnak ile, diş ile,

umut ile, sevda ile düş ile"

dayanır, rüsva etmez beni

fakat sen, Orhan Veli'yi bilirsin, Ahmed Arif yerine

Orhan Veli hani,

"yazık oldu Süleyman Efendi'ye

mısra-i meşhurunun mübdii"

bense seni bilirim, onca acemi şiir içinde

bir ufak oyunla bir şiir dinletisinde

"ne güzel şey hatırlamak seni

ölüm ve zafer haberleri içinde"

nerede olduğumu bırak,

kaç yaşında olduğumu da.

ve hatta;

"bu evleri atla, bu evleri de, bunları da"

Nazım Hikmet'i bırak, hatta Turgut Uyar'ı da

çünkü ben,

"seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat

durma kendini hatırlat

durma göğe bakalım"

ırak bir ülkenin son baharında

#2015 #bartın #öğlenyazılanlar