top of page

kutu

  • Yazarın fotoğrafı: Esma Aydan Dikmen Aksoy
    Esma Aydan Dikmen Aksoy
  • 30 Kas 2012
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 Nis 2020


ben dün gece bir şey yaptım. sonuçlarının bu kadar ağır olacağını tahmin etmiyordum. düşüncesizce davrandım. ama biliyor musunuz pişman değilim. pişman değilim çünkü yaparken çok zevk aldım. ne yaptığım ise büyük bir sır olarak kalacaktı. sadece ikimizin arasında, anlarsınız ya. ama öyle olmadı. anlatayım mı? evet evet, anlatayım. dün gece geç saatlerde evden çıktım. birkaç gündür aklımdaydı bunu yapmak. ben kararını verip ondan vazgeçmeyen insanlardanım. böyle insanları hep takdir etmişimdir. aslında size bunlardan önce, yani ne yaptığımdan önce ertesi gün neler yaşadığımı anlatmak isterim. sabahla gece arasında kalmış saatlerde kapım hızla vuruldu. oysa medeniyet zil diye bir şey icat etmişti. kuşlar güzel öter, bilirsiniz. her misafir kuşlar kadar güzel gelsin diye, kimi ziller kuş sesi çıkarır ki benim zilim de öyle kibar bir zildir. ama kapım kabadır. odundur ve vurulduğunda tok bir ses çıkarır. işte gece gündüze karışırken o tok sese uyandım. kapıdaki her kimse durmadan ısrarla vuruyordu kapıma. hani elinde olsa vura vura kendine bir delik açacak. pijamalarım ve uykulu gözlerimle kapıyı açtım. karşımda iki polis duruyordu. birinin elleri kapıya vurmaktan kızarmıştı. korktum tabi. siz korkmaz mıydınız? bence korkardınız. "neler oluyor?" dedim. oysa insanların sabahki ilk kelimeleri "günaydın"dır ülkemde. "bizimle geliyorsun" dediler. "nereye?" dedim. "karakola." dediler. "neden?" dedim, cevap vermediler. "günaydın" demedikleri gibi kolumdan tutup hızla apartman merdivenlerini indirdiler bana. üzerimde pijamam, arabaya binip karakola gittim. kargalar henüz kahvaltısını yapmamışken onca polis ne zaman kahvaltısını yapmış, tıraş olmuş ya da makyaj yapmış, üstünü giyinmiş ve karakola gelmiş diye düşünmeme fırsat vermeden beni karanlık bir odaya aldılar. psikolojik bir savaşa maruz bırakıldığımı sanıyorum. karanlık odaya küçük pencereden ışık sızana dek bekledim. sonra birkaç polis içeri girdi. "günaydın" demediler. onun yerine "senin yaptığını biliyoruz" dediler. "neyi?" dedim. "bize numara yapma. bunun anlaşılmayacağını mı sandın? sence biz salak mıyız?" dediler. korkmaya başlamıştım. "sizi anlamıyorum." dedim. içlerinde iri yarı ve salak tipli olan bir tanesi "bak" dedi, "ben sana neler olduğunu süslü bilim kelimeleriyle anlatamam. aslında yaptığın şey suç mu onu da tam bilmiyorum. bize seni acilen buraya getirmemizi söylediler ve biz de getirdik. ne yaptığını anlatacak mısın yoksa biz ne yaptığını anlatalım mı?" ne yaptığımı merak etmiştim, anlatın dedim. salak tipli olduğu için pek anlatamadı; ama ben sorunun ne olduğunu az çok anlamıştım. sanırım başım dertteydi. polisler ne yaptığımı anlatamamayı bitirmek üzereyken içeri beyaz önlüklü iki adam girdi. ben onların doktor olduğunu düşündüm. değillermiş. devletimiz büyük bir devlet biliyorsunuz. ve her devlet gibi vatandaşlarından sakladıkları birtakım şeyler var. bu beyaz adamlar da onlardanmış. ne yaptığımı ilk önce onlar fark etmiş. "başım belada mı?" dedim. acıyarak baktılar bana. "dünyanın düzenini alt üst ettin seni sersem" dedi bir tanesi. filmde miydik? hayır. "ne yaptığının farkında mısın?" diye sordu biri. "insanlığın öğrendiği her şeyi tek gecede anlayamadığımız bir şekilde yok ettin! üzerinde çalıştığımız ve bildiğimiz pek çok şey diyorum sana, puf bile diyemeden yok oldu. nasıl yaptın bunu?" diye ekledi. merak ettiniz değil mi? anlatayım. dün gece geç saatlerde evden çıktım. birkaç gündür aklımdaydı bunu yapmak. ben kararını verip ondan vazgeçmeyen insanlardanım. böyle insanları hep takdir etmişimdir. geceleri uyuyamazsam gökyüzüne bakarım. babaannem de uyuyamadığı zamanlar böyle yapardı. bunun uyumaya yardımcı olduğunu sanıyorum. şehrin ışığında uyumak çok zor, anlıyorsunuz değil mi? bir sevgilim var benim. son günlerde uyku problemi çekiyor. bu şehir çok aydınlık, biliyorsunuz. büyük devletimiz bizden aldığı vergilerin çoğunu elektriğe harcıyormuş. sevgilim uyuyamıyor. işte bu yüzden dün gece geç saatlerde evden çıktım. evimin küçük bir kömürlüğü var. kömürlükte tahta bir merdiven. merdiveni göğe dayadım. gökten birkaç yıldız kopardım. onları lacivert bir kutuya koydum. kutuyu da sevgilimin baş ucuna.

Döngü ile tesadüfen bağlantılıdır.

Comments


Esma Aydan Dikmen Aksoy
 

Bir gece olur yazarım, bir gündüz olur okurum. Bazen bir renk olurum, bazen bir kedi. Biraz kurmalı saat de, en çok kına kokusu...

 

aa1ada05-ffef-4fcf-b863-52a4d56510f4.jpg
bottom of page