top of page

kurmalı saat

  • Yazarın fotoğrafı: Esma Aydan Dikmen Aksoy
    Esma Aydan Dikmen Aksoy
  • 20 May 2015
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 2 Nis 2020


efendim ben bir kurmalı saate benzerim. eğer güne mutlu başlamamı isterseniz, beni geceden kurmanız gerekir. bir işte zorlanıyor muyum, bir işten kaçıyor muyum; beni hemen kurunuz. ancak o zaman bir saat gibi tıkır tıkır işlerim.

bakınız uzaklarda yaşayanların bir saat olma lüksü yoktur. onlar dev çarklarda dişli vazifesi görürler. duygularını belli etmemeleri veya daima sert görünmeleri bundandır. fakat saatler nazik eşyalardır. hele kurmalı saatler, bir düşünün. kurmazsanız sizi en son gördüğü günde kalır. içindeki bütün o parçalar; dişliler, yaylar, zemberekler, sizi en son gördüğü günde kalır. eğer aynı günü yaşayacaksanız saatlerinizi kurmanız gerekir. ancak geceden kurulmuş bir saat size bütün dakikalarını apaçık gösterir.

şimdilerde kurmalı saatlerle pek ilgilenmiyorlar. hayatımız biraz "teknotrajikomik" biraz fazla elektronik. fakat ben efendim, neden bilmem bir kurmalı saat olduğuma gönülden inanıyorum. ben her yeni gün için bir kez kurulması gereken o eski ve hantal köstekli cep saatiyim. ben o artık modası geçmiş, kumaşı eprimiş yeleğin cebinde yaşıyorum. ben sizin kalbinize yakın olmak için canla başla çalışıyorum. ben size bir altın zincirle gönülden bağlıyım. beni kurun, beni yanınıza alın. akrebimi ve yelkovanımı birleştirin. beni efendim beni, neyse beni boşverin...

beni boşverin ben size annesiz çocuklardan bahsedeyim. beni boşverin gencecik kadınların ölümünden, vücutlarında zerresi kalmamış kanlarından bahsedeyim. beni boşverin kadının 30 yıllık hayatının 300 yıllık derdinden, beni boşverin, kötü insanlardan, boşverin, uykusuzluklardan, boşverin tatsızlıklardan, beni efendim beni, yalnızlıktan, bir çocuğun, bir annenin ve bir babanın, beni boşverin bir suçlu kocanın yalnızlığından bahsedeyim. eğer sabahın bu saatinde içiniz bulanırsa size dar odaların dar havalarını da anlatabilirim. düşünün bir oda, içinde bir tek saat, bir tek renk, bir tek şiir yok. bir oda düşünün, ses çok fakat gülüş yok. bir oda düşünün ki yalnız, bir oda düşünün ki karanlık, bir oda havasız, bir oda ruhunu kaybetmiş, düşünün bir oda üç köşesi birbirine beş metre uzak. hesaplayabilirsiniz, planlayabilirsiniz biliyorum. ben size yürekten inanıyorum. fakat bunu da istemezseniz, izin verin yanınıza geleyim. akrebimi, yelkovanımı daktilonun yanına koyayım. arkada hafif bir müzik, bakın çizgiler çıkarıyor bu sesi; size yaşlı ve hantal olmaktan utanmadığımı söyleyeyim. efendim geceden kurun beni. bırakın kalbinize yakın durayım. ancak öyle biraz huzur bulabilirim. ancak öyle kurtulabilirim bir şeytan antikacının elinden. ancak öyle boşanabilirim zincirimden. ancak öyle, sizin kalabilirim. efendim geceden kurun beni, zira ben bir köstekli cep saatiyim. o nazik, o kırılgan, o pazara çıkmış, o eski köstekli cep saati...

Commentaires


Esma Aydan Dikmen Aksoy
 

Bir gece olur yazarım, bir gündüz olur okurum. Bazen bir renk olurum, bazen bir kedi. Biraz kurmalı saat de, en çok kına kokusu...

 

aa1ada05-ffef-4fcf-b863-52a4d56510f4.jpg
bottom of page