ile
- Esma Aydan Dikmen Aksoy
- 15 Eki 2017
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Mar 2020
-Merhaba, sizde defter bulunur mu acaba?
-Defter mi? Bayan, burası bir eczane!
-Bence herkes, hatta eczacılar bile yanlarında bir defter bulundurmalı. Bir düşünsenize, ya içinize küçük bir sevinç dolar ya da aniden ilham gelir de yazmak isterseniz? Ne yaparsınız o zaman?
-Yazmak istemek?
-Yani öykü, şiir, mektup ve benzeri şeyler diyorum.
-Hiç işim olmaz öyle şeylerle. Zaten olsaydı eczacı değil, edebiyatçı olurdum.
-Neyle işiniz olur peki?
-Bilmem; ağrıyla, hastayla, doktorla…
-Oysa bunlardan ne güzel öyküler çıkar. Bence yaşadığımız bütün acılar daha iyi yazmamız için.
-Belki haklısınızdır; ama dedim ya hiç işim olmaz öyle şeylerle. Ama varsa istediğiniz başka bir şey, ne bileyim ağrı kesici gibi, gazlı bez gibi; o konuda yardımcı olmaya çalışırım.
-Bu kolonya ne kolonyası?
-Limon. Zaten hep öyledir.
-Ben sizin yerinizde olsam safran çiçeği kolonyası satardım. O gerçekten güzel kokar çünkü. Neyse, ben bir tane majezik alayım o halde.
-İşte ben size ancak bunu verebilirim, buyurun.
-Teşekkürler, iyi günler.
*
-Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?
-Merhaba, sizde kalem var mı acaba?
-Burada bir tane olacaktı, hah, işte burada; buyurun.
-Teşekkür ederim. Siz olmasaydınız yazamayacaktım öykümü. Oysa hep söylerim kendime, bir yazan yanında kalem ve kağıt bulundurmalı mutlaka.
-Bilmem, haklısınız sanırım. Buyurun … Hastanesi, nasıl yardımcı olabilirim? Evet, hıhı, evet… Çarşamba saat üçte bir boşluk görünüyor, yazayım mı adınızı? Peki ben yazıyorum öyleyse. İyi günler. Kusura bakmayın. Benim hep kalemim olur buralarda. Randevuları kaydediyorum da.
-Bence bütün kalemler öykü ve şiir yazmak için üretilmiştir. Ama kimisi hastaneye, kimisi eczaneye kimisi de bir okula düşüyor; şans işte.
-Bilmem ki… Buyurun … Hastanesi… Bağlıyorum, lütfen hatta kalın. Bu arada sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı?
-Hayır, teşekkür ederim. Yalnız şunu soracağım. Sizce bu hastanede kaç kalem vardır?
-Daha önce hiç düşünmediğim bir konu bu. Üstelik biraz garip bir soru. Tahmin etmek zor… Yüz? İki yüz? İki yüz elli?
-Böyle garip sorular sormak adetimdir, kusuruma bakmayın. Peki kaç hasta vardır?
-Bakın bu o kadar da garip bir soru değil. Gün günü tutmuyor ki. Çok yoğun olduğumuz günler oluyor mesela. Yüz? İki yüz? İki yüz elli? Pek bilemiyorum yani.
-Gördünüz mü, her hastaya bir kalem; öykülerini yazabilmeleri için.
-Ama burada yalnızca hastalar yok ki, doktorlar da var.
-Merak etmeyin onlar kalemlerini yanlarında taşırlar. Bana vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim, kendinize iyi bakın.
-Hoşçakalın. Buyurun … Hastanesi. Evet, bir saniye…
*
Bugün yine hiç olmadık bir anda sana bir öykü yazmak istedim. Sonra sana yazdığım her şeyin, yani mektupların, şiirlerin ve sadece cümlelerin dahi aslında bizim öykümüz olduğunu düşündüm bir an. Öyleyse mektup da yazabilirim dedim KULLANMA TALİMATI sana. Bu karara vardım varmasına; ama gel gör ki yine almamışım kalemimi. Sırf bu yüzden bile bir dolma kalem alma bana. Majezik 100 mg Film Tablet Üstelik kağıdım da yoktu. İnanamazsın kalemi hastaneden, Sanovel kağıdı da eczaneden buldum. Belki de yazacaklarım, sırf bu yüzden hastalıklı olacaktır.
Bugün yine hiç olmadık bir anda sana gelmek istedim. Sonra sana geldiğim bütün anların Ağızdan alınır. aslında kendime gelmek olduğunu düşündüm bir an. Hatırlasana nerede okumuştum “Ben ben değilim, ben dediğim sensin hep”. Böylelikle vazgeçtim yine, sana gelmekten. Aktif veya daha önceden geçirmiş olduğunuz peptik Zaten hep böyle oluyor. Böyle böyle bulamıyoruz birbirimizi. ülser hastalığınız varsa Oysa sen sen olsan ve ben ben olsam, sen ile ben de birleşip bir köşede biz olsa ne kadar kolay olurdu sana gelmek de, sana yazmak da. Tüm bunlara rağmen Hamileliğin geç evresinde (6.aydan itibaren) iseniz yine de okuyorum kitabımızı. Çünkü o ya da bu şehirde, o ya da bu şekilde sen “ile” ben, biz. kullanmayınız.

Not: Öyküde kullanılan fotoğraf Elif Külah'a aittir.
Kommentare