deney
- Esma Aydan Dikmen Aksoy
- 4 Oca 2018
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Mar 2020
al dedi, kopardı etinden biraz; ıslak pamuğa koyarsın, nasıl istersen öyle büyütür, ne istersen onu duyarsın.
aldım onu güneş gören bir yere koydum. kim sevmez ki pencere önünü? biraz güneş, biraz da su değil mi bize lazım olan? az biraz toprak, bir de güzel bir saksı.
günlerce bekledim, filizlenmedi.
yeniden çaldım ben de kapısını. al dedi, kopardı ruhundan biraz; bu kez dikkat edersin. ıslak pamuğa koyarsın.
dediklerini yaptım. aldım ruhunu pamukla sarıp sarmaladım. kıymetli olsun diye, göz yaşlarımla ıslattım pamuğu. bu kez güneş gören değil de, ışık alan bir yere koydum. yine kurdum güzel saksı hayalini, toprağını birkaç gün önceden hazırladım.
günlerce bekledim, filizlenmedi.
kapısını çalmaya utandım. bu ne yüzsüzlük demez mi?
bir gün yine çaldım kapısını. elimdeki boş saksıyı gösterdim. bu ne yüzsüzlük demedi ve kopardı beyninden biraz; al dedi nasıl istersen öyle büyüt.
pamuğu bırakıp suya koydum. kök verdi. ona her gün şiir okudum, kökleri büyüdü. günü gelince topraktan bir yatak yaptım ona. kardeşim bunu mezar sandı. o görseydi, o da öyle sanırdı.
su verdim, her gün azar azar ve herkesten gizleyerek. kimse bana inanmıyor, ne yapayım? su verdim günlerce. geceleri onun yanında uyudum.
filizlendi.
sonra bir başka eve doğru uzayıp gitti pencereden.
seni ben büyüttüm, diyemedim.
şimdi çalsam kapısını, bana ne verebilecek? belki yalnız bir adres, etini ve ruhunu kim büyüttü görmem için. belki, bu bile değil.

*Fotoğraf Elif Külah'a aittir.
댓글