halinin olağanüstü tasviri
- Esma Aydan Dikmen Aksoy

- 9 Haz 2018
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Mar 2020
Eğer sana kim olduğumu söylersem beni asla dinlemez ve söyleyemediklerime inanmazsın. O yüzden bugün yanına, Kurtuluş Parkı'nda bir falcı gibi yanaşıyorum. Seni senden daha iyi tanıyor ve başına gelecek her şeyi biliyorum; ama sen benim sen olduğumu bilmiyorsun.
Elini uzat, falcağızına bakayım içimden geldi, diyorum. Mahcup bir gülümseme takınıp sözümü dinliyorsun. Sen elini uzatınca önündeki güvercinler havalanıyor. Bırak gitsinler, sonra geri gelecekler. A be gönlünden ne koparsa, diyorum. Koy avucuma birkaç lira, kalbin temiz, sen çok merhametlisin; diyorum. Ben bunu Edirne şivesiyle söylüyorum, sende henüz bir etki yaratmıyor. Hani içinden gelmişti, diyemiyorsun; hiçbir zaman da diyemeyeceksin. Ama buraya gelecekten geldim ve orada masraf dilekçesi doldurmayı öğrendim, talebimden vazgeçemem. Cüzdanında bozuk para olması için dua ediyorsun, duyuyorum. Ama yok. Elime içini acıtacak bir kağıt para koyup biraz da zoraki beni dinliyorsun. Merak etme, sana bunu misliyle ödeyeceğim.
"Bu yıl okuldan mezun olacaksın. Sen uzar sanıyorsun ya, yazın bitecek. Sınavları geçmek için nasıl çalışman gerekeceğini üç ders sınavına çalışırken öğreneceksin, yazık olacak. Sonra uzun bir tatile çıkacaksın, iyi ki de çıkacaksın. Her yaz aynı yere gideceksin, gidemeyince orayı sayıklayıp duracaksın. Denizi berrak, anısı bol; daha ne. Sonra Eylül'de avukatlık stajına başlayacaksın. Tüm yıl bundan yakınacaksın. Camda kediler izleyeceksin. Kararsızlıklardan ve mücadelelerden geçeceksin. Adliyelerde öyküler yazacaksın. Bir dergide yazar olacaksın. O yıl öyle geçip gidecek. Sana güzel şeyler katacak. Ne olmak istemediğini bilmenin iyi bir şey olduğunu insanlara anlatamayacaksın; ama bu fikrin gelecekte de değişmeyecek. Yazın şehirler beğeneceksin, hayatının kontrolü elinden çıkacak, bir daha da gelmeyecek. İlk kez yalnız yaşayacak ve güzel insanlarla tanışacaksın. Onlarla kaderin birleşecek, buna sen de şaşacaksın.
2014'ün Aralık ayında, kalabalık bir caddede bembeyaz bir kedi bulacaksın. Kedi büyük kavgalara sebep olacak, birkaç yıl sonra zorunluluktan bırakacaksın. 2015'te ilk defa denize kıyısı olan bir şehre yerleşeceksin. Orada işler umduğun gibi gitmeyecek. Ama emin ol, buna üzülmeyeceksin. 2016'da aniden evleneceksin. Benim geldiğim zamanda, bu hala yaptığın en doğru şey olacak. Sevmenin ve sevilmenin tadına doyacaksın. Ezginin Günlüğü sana aşkın ve hayatın güzel olduğunu söyleyecek, inanacaksın. Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmeyenler var, anlatacaksın.
Sonra o yaz herkesin hayatı değişecek. Bulutlarınız kararacak. Babanla aynı gün aynı iftiraya maruz kalacaksın, tek tesellin babanı yalnız bırakmamış ve asla yalnız kalmamış olmak olacak.
2016'nın Ağustos ayında, gül kokulu bir şehre gideceksin. Bir şehri öğrenmeye manav ve aktardan başlayacaksın, inan bu bilgi işine çok yarayacak. Sözlerini yutup küçük şehirler seveceksin. Çok güzel günlerin ve gecelerin olacak. Ama bulutlar hiç yılmayacak. Beklemediğin bir anda sağanak, sonrası nehirli bir şehir.
2017 Nisan'ında başlayan süreç ne zaman bitecek, ben de bilmiyorum. Belki Edirne'de karşılaştığım falcı da tıpkı benim şu an yaptığım gibi, bana neler olacağını anlatmıştır. Hangisini hatırlıyorsun dersen, hiç. O yüzden sana bildiklerimi anlatmaya devam ediyorum. Her zorluk bir kolaylıkla gelir canım. Zorlukla gelen kolaylık, dualarının kabul olması olacak. Bunları üstü kapalı anlatıyorum, hepsini yaşarken göreceksin. Hem üstünü açıp anlayan da olacak. Yaşadıklarını duyunca, tüm iyiliklerin ve yaşanmışlıkların üstünü örten de.
2018 Nisan'ında evine geri döneceksin, Haziran'ında avukat olacaksın"
Burada beni durduruyorsun. Asla olmaz öyle şey diyorsun. Herhalde bir gün avukat olsam cübbemi naftalinler, kışlıkların arasına kaldırırım diyorsun, ki ben tam da böyle yapacağını biliyorum; ama yanılıyorsun. Ve kendini hiç yanılmaz, hiç yorulmaz sanıyorsun. Ben de anlatmaya devam ediyorum.
"Gel Cübbe Barışalım, diyeceksin. Seninle barışacak mı, bilmiyorum; ama barışsın isteyeceksin. Öyküden çok dilekçe yazacaksın; ama bu seni artık rahatsız etmeyecek.
Hem sonra avukat oldun diye kitap okuyamam mı sandın? Sence sen hiç öyle bir şey yapar mısın? Duruşma beklerken kitap götürmemek de neymiş. Arkadaşlarının bir şeyleri doğru yapmadığını bileceksin; ama bu çok başka bir mevzu. Sen yanına daime kitap alacaksın. Adliyelerde öyküler yazacaksın; yani yıllar bu huyunu değiştirmeyecek.
Fotoğraf çekmeyi bırakmayacaksın. Hasan Ali Toptaş'ı sevmeye devam edeceksin. Ezginin Günlüğü çok değişecek. Gerçekten çok değişecek. Onları yine de seveceksin. Değişen hangi şeyi olduğu gibi kabul etmedin?
Seni seven öğrencilerin olacak. Yarım kalan tezlerin, hayallerin ve projelerin. Ama olsun, gelecekte de mutlu olacaksın. Yol gözlerken, özlerken, yenilirken, yorulurken ve susarken hep mutlu olacaksın. Ne zaman bir mum üflesen hep bunu dileyeceksin. İşte sana söylüyorum, dileklerin gerçek olacak.
Şunu bil küçüğüm ve öğret dostlarına: Sıradan olmanın hiç zararı yok.
Hem hayatının normal kaosu bitince ara beni. İşte böyle senin halinin olağanüstü tasviri."
Elini çekip yüzüme bakıyorsun. Söylediğim hiçbir kelimeye inanmadın değil mi? Yemin ederim, hepsi gerçekleşiyor. Ben sırf her şeye hazırlıklı ol diye anlatıyorum bunları. Tüm bunlar başına geldiğinde; başını asla yere eğme, umudunu yitirme ve renklerin, mektupların, kelimelerin gücüne inanmaya devam et diye anlatıyorum.
Ah yüzünde hala aynı tereddüt. Boşver, yüzünde ne olduğunun önemi yok.
"O gün geldiğinde beni anlayacaksın ve canım ben seninle gurur duyacağım, üstelik yalnız da olmayacağım."

*Fotoğraf, 2013'ün ilkbaharından.






Yorumlar